1 Mayıs bize ne diyor?
- ebrualtan
- 1 May 2024
- 2 dakikada okunur

1 Mayıs’a giden yolun ilk adımı 21 Nisan 1856’da Melbourne, Avustralya’da atılmıştı. O gün, günlük 8 saat çalışma hareketi çerçevesinde inşaat işçileri işi durdurup bir gösteri yürüyüşü yaptılar. Bu yürüyüş Amerikan işçilerine de ilham verecek ve 1 Mayıs 1886’da Amerikan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Chicago’da toplanması ile başlayan “6 gün günde 12 saat çalışma” sistemine karşı ülke çapında direnişe dönüşecek ve 4 Mayıs’ta Louisville, Kentucky'de meşhur Haymarket olayı ile sonuçlanacaktı. Tüm işçileri birleştiren ırklar arası dayanışmanın da ilk örneklerinden olan olaylarda 7 polis ölecek, 69’u yaralanacak ve asılsız suçlamalar yaratılarak yüzlerce işçi tutuklanacaktı. Tutaklananlardan 8’inin idam edilmesi – hatta aralarından en genci olan Louis Lingg’in idamın infazından bir gün önce intiharı ile – sonuçlanan bu olaylar 1889’da toplanan İkinci Enternasyonel’de 1 Mayıs’ın tüm dünyada işçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olarak kutlanmasına sebep oldu.
Hala tarihçiler arasında tartışma konusu olmaya devam etse de aşağı yukarı Uranüs’ün 1781’deki keşfi ile eşgüdümlü olan ve İngiltere’de tekstil makinelerinin kullanımı ile başlayan endüstri devrimi o zamanlarda, aynı şimdiki gibi Plüton’un Kova burcunda oluşu ile zaten yepyeni teknolojilerin büyük bir dönüşüm yaratacağının ipuçlarını vermişti. Bundan yıllar sonra 21 Nisan 1856’da yine şimdiki gibi Uranüs’ün Boğa burcundaki seyahati, bu kez Plüton’un da Boğa burcunda oluşu ile yerleşmiş düzenin yerini bambaşka bir şeylere bırakacağını sembolize ediyordu. İşte şimdi Plüton, endüstri devriminin başlangıcındaki gibi yine Kova burcunda, Uranüs de direnişin başladığı zamanlardaki gibi Boğa’da. Şimdi de tamamen makineleşmeyi, insanın devreden çıkıp robotların, yapay zekanın devreye girişini ve haftada 4 gün toplam 45 saat çalışma düzenini konuşuyoruz.
Ve sistemi elinde tutan emperyalist, kapitalist güçler hala direniyor. Hala sesini çıkaranlara, “hayır” diyenlere, hak ettiğini isteyenlere direniyor. Yolları kapatıyor, yasaklar koyuyor, biber gazı sıkıyor. Ve biz hala ülke olarak sendikalaşmanın en az olduğu, çoğunluğun en az gelirle yaşamda kalmaya çalıştığı ve işsiz kalma korkusunun en yoğun yaşandığı ülkelerden biriyiz.
Umarım bu düzen değişir. Umarım Kuzey Ay Düğümü Başak bir ülke olarak yolumuz olan işçi, emekçi, çalışan haklarının en üst düzey temsil edildiği bir ülke olabiliriz.
Yaşamını emeği ile kazanan herkesin günü kutlu olsun, hak edenin hakkı olanı alacağı günlerin ümidi ile.
Comentarios