top of page

Plüton Kova ve Farklı Kuşaklara Etkisi – Plüton Aslan Kuşağı


Her zaman söylediğim gibi gökyüzündeki büyük döngüler dünyada yaşananları, aynı bir ayna gibi, bize yansıtıyor, sembollerle neler yaşadığımızı, potansiyelleri gösteriyor ve bunlarla başa çıkma yöntemleri ile ilgili ipuçları veriyor. Her büyük döngü bir kuşak yaratıyor ve daha küçük döngülerle bu kuşakların farkları ortaya çıkıyor.


Örneğin Plüton Aslan burcuna ilk 1937 Ekim’inde adım atmış, 1939 Haziran’ından sonra ise tamamen yerleşmiş. Bu dönem ile Aslan burcundan tamamen çıktığı 1958 Haziran’ı arasındaki dönemde doğanlar Plüton Aslan kuşağına mensup kişiler. Yani şimdi 60’lı yaşlarının ortalarından 80’lerin sonlarına yaklaşan kişilerin çok büyük bir bölümü bu kuşağa ait. İkinci Dünya Savaşı ve sonrası çocukları. Yepyeni bir dünyanın kurulmasına tanıklık edenler.


Aslan ateş elementinde ve sabit nitelikli bir sembol ve en fazla da egonun ifadesi ile ilgili. Yaşam sahnesine çıkmak, görünür olmak, baskın olmak, lider olmak, kral/kraliçe olmak, şövalye olmak yani kısacası ön planda olmak ve yaşamda iz bırakmak. Yaratıcılık, aşk, çocuk ve sanat. Onur, şan, şöhret ve gurur. Bu kuşak için görünüş, güç, ünvan o kadar önemliydi ki dünyada hala koltuğunu bırakmak istemeyen 80’lerine yaklaşan hatta geçen birçok politikacı yarattı. ABD’de John Biden, Donald Trump; Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Rusya’da Vladimir Putin, Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, İsrail’de Benjamin Netanyahu bunun en güzel örneklerinden.


Bu kuşakla bütün ünvanlar çağ atladı. Genel müdürler CEO, şarkıcılar, oyuncular, sporcular star, müzisyenler, sanatçılar dünya çapında idoller; hatta Bob Dylan gibi Nobel ödülü alacak kadar topluma damgasını vuran kişiler oldular. Bu kuşağın dansı, müziği, sanatı hiç olmayacak yerlere yükselttiğini gördük. Tiyatrolar, müzikaller, sahne sanatları hep bu kuşakla sıradanlıktan dünya çapında organizasyonlara evrildi. Phantom of the Opera, Notre Dame de Paris yıllardır hala oynamaya devam ediyor. Dünya çapında büyük iz bırakan rock grupları; Pink Floyd, The Beatles, Queen, Nirvana, Metallica, The Who, Eagles, Aerosmith, Guns & Roses, Rolling Stones ve daha nicesi ortaya çıktı. Divalar dönemi başladı; Shirley Bassey, Aretha Franklin, Barbara Streisand, Dolly Parton, Mirelle Mathieu sonradan gelenlere yolu açtılar.


Bu kuşağın temsilcilerinden Jane Fonda ile başlayan aerobik akımı kişinin kendini spor yolu ile en güzel haline dönüştürmesini sağlayan tüm egzersiz türlerinin ve spor salonlarının başlangıcı oldu. Bu kuşaktan önce estetik ameliyat diye bir şey bilinmezken Türkan Şoray, Filiz Akın hele de Ajda Pekkan gibi bu kuşağın temsilcileri ve dünyada da sayısız örnek bu furyanın da ilk temsilcileri oldular. Onlar hep en güzel, en yaratıcı, en başarılı, en sükseli, en havalı, en şık olmak istediler. Moda; bu kuşağın elitlerin tükettiği bir şey olmaktan çıkardığı ve halka indirdiği bir fenomen oldu. Sektör bu kuşak tarafından büyük bir endüstriye dönüştürüldü. Christian Dior, Louis Vuitton, Kenzo, Fendi, DKNY, Tiffany gibi dev moda ve tasarım markalarının sahibi Fransız LVMH Group CEO’su 1949 doğumlu Bernard Arnault örneğin, hala işinin başında ve beş çocuğu ile bu dev imparatorluğu yönetiyor. Elon Musk olmasa dünyanın en zengin adamı ünvanını kimseye kaptırmaya niyeti de yoktu ama işte uzaya çıkıp başka bir gezegende hayat kurmayı hayal edebilen bir Plüton Başak ile başa çıkamadı maalesef.


Bu kuşağı en net tanımlayan sözcüklerden biri “eğlence” olabilir, bu dönem boyunca ve bu dönemde doğanların hayata katıldığı, sonrasında yönetimlere geldiği 60’lar sonrası eğlence sektörü patladı. Walt Disney CEO’su Bob Iger da halen işinin başında olan Plüton Aslan kuşağı kişilerden. Dans etmek, çaylar düzenlemek, şık giyinip içip eğlenmek bu kuşağın en önemli aktivitesiydi. Türkiye’de meyhaneler bile depresif şairlerin ve yalnız erkeklerin mekânı olmaktan çıktı, kadınlı erkekli eğlence mekânı haline dönüştü. Gazinolar, dans kulüpleri, kabareler, efsaneleşen barlar, aşırı şık restoranlar yaygınlaştı, halk ile sanatçı aynı yerde kaynaştı, masalarda vatanı kurtarmak en önemli aktivite olarak hayatımızda yerini aldı.


Ve tabii bu kuşağın en büyük simgesi “aşk” idi. Aşk filmlerini, aşk şiirlerini en fazla üreten, üretilenleri tüketen, Türkiye’de Beyaz Dizi adı ile yayınlanan zengin erkek fakir kız, fakir erkek zengin kız çatışmalarını işleyen cep kitaplarını, 60’lı yılların Türk filmlerini, Barbara Cartland, Kerime Nadir kitaplarını deli gibi okuma bu kuşakla başladı. Hele “Love Story”. Kim unutabilir ki? Bu kuşağın egosu o kadar yüksekti ki hiçbir film, hiçbir kitap evlendikten sonrasını göstermedi. Mutlu son yeterliydi, mükemmellik kaygıları ile sonraki zorlukları, çatışmaları, yaşamın içindeki süreçleri görmeye gerek yoktu. Onlar birbirine kavuşamayan aşklara ağladılar, kavuşsa da bembeyaz gelinlikle ufuk çizgisine doğru yol alanları görmekle yetindiler. Mutluluk hastalığı bu kuşakla çıktı. Mutsuzluğu, depresyonu, hüznü, kederi asla kabul etmediler. Psikiyatrlara gitmenin en düşük düzeyde olduğu hatta aşağılandığı zamanlardı. Asla yılmadılar, pes etmediler, yorulmadılar. Zenginleşmek, refaha ermek, kendileri olmazsa çocuklarını CEO falan yapmak için çok çalıştılar. Kapitalizm onlar sayesinde taçlandı. Pırlantalar, altınlar, yaldızlar, doreler, takılar ve delice desenli duvar kağıtları bu kuşağın evlerinde yerini aldı. De Beers 1947’de Plüton Aslan’ın orta derecelerine yaklaşırken o müthiş kampanyasını yapıp kadın erkek ilişkilerinin yapısını hallaç pamuğu gibi attı: “A Diamond is Forever”. Advertising Age dergisi; pırlantanın kalıcılığını bir ilişkinin de kalıcılığı ile özdeşleştiren bu sloganı 20. yy’ın en etkili reklam sloganı seçti. Bir slogan ile bütün evlilik süreci değişti, iyi mi?


Tabii bütün o şövalyelik dürtüleri ile vatanı milleti kurtarmaya çalışan, bu yolda sokaklara dökülüp canını vermekten çekinmeyen devrimcilerin de kuşağıydı bu kuşak. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Taylan Özgür gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayrılmasına ve emperyalizmin kucağına atılmasına karşı duran genç devrimcilerin, Uğur Mumcu gibi, Hrant Dink gibi gazetecilerin, Ahmet Taner Kışlalı, Recep Yazıcıoğlu gibi siyasetçilerin, bu uğurda yaşamını feda etmiş, hapislerde yatmış insanların kuşağıydı.

Yaşlanmak istemeyen, yaşamın tadını sonuna kadar çıkarmak isteyen ve asla durmak istemeyen, inandıkları uğruna bir ömür boyu mücadele eden, yılmayan bir kuşak. Kendi fikirlerinin doğruluğuna sıkı sıkıya bağlı ve başka doğruları pek kabul etmeye açık olmayanlar onlar.


İşte Plüton Kova şimdi bu kuşağa mensup kişilerin haritalarını tam karşıdan tetiklemeye başladı. Bu kuşak artık yaşlandığını, eski gücünün kalmadığını iyiden iyiye kabul etmek zorunda. Dış dünyadan kopuk, içeriye hapsolmuş ve yüksek teknoloji ile iletişim kurulan, derinlikten uzak, yapay zekâ ile şekillenen bir hayat onları korkutuyor ve iyiden iyiye zorlayacak. Önümüzdeki yıllarda bu kuşağın özellikle ilk dönemlerinde doğanların ya hayattan koptuğunu ya bu dünyadan göçtüğünü göreceğiz. Ama 1939 – 1942 arası doğmuşsanız ve 2025’i görürseniz, 100 yaşını da görmeniz işten bile değil. Siz yine de koltuklarınızı bırakıp gençlere biraz yer verirseniz iyi olur tabii ki. 1941-1948 arası doğanlar 2025 sonrası Uranüs döngüsüne girecekler, o zaman yavaş yavaş çekilmek zorunda kalabilirler, teknolojik gelişmeler hazmedemeyecekleri kadar zor olabilir. Hayat sizi anılarınızı yazmaya zorlayabilir. Bunu yapın, yazmazsanız da podcast için gençlerden yardım isteyin. Deneyimlerinizi gençlerle paylaşmanız çok değerli olacaktır. 1950-1958 arası doğmuşsanız Neptün’ün Koç geçişi 2025 sonrası size çok enteresan deneyimler yaşatabilir. Hala koltuğu kaptırmak istemeyen ama sağlığı elvermeyenler olabilirsiniz. Aman dikkat!


Emin olun bu kuşak, önceki kuşaklardan çok daha fazla yaşayacak, sonuna kadar yaşamdan kopmamaya, dans etmeye ve eğlenmeye devam edecek. Ve tabii çok bilmişliğe de.


Bir sonraki yazı Plüton Başak yani 1956’dan başlayıp 1972’lere kadar süren bir dönemde doğanlar ile ilgili olacak. Görüşmek üzere.  

Featured Posts
Check back soon
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page