top of page

6 Şubat'ın Ardından



13 Eylül 1924 sabahı Atatürk, “Gazi’nin Sonbahar Gezileri” diye bilinen gezi programı çerçevesinde Trabzon’daydı. 13 Mayıs ve 6 Eylül’de iki depremle sarsılan ve henüz yaralarını saramamış olan Erzurum’da o gün, Pasinler’e bağlı Horasan merkezli bir deprem daha olacaktı. 16:04’te 6.8 şiddeti ile bir kez daha sarsılan Erzurum’un yaşadığı dehşeti Trabzon’da öğrenen Atatürk; Erzurum Belediyesi ve Valiliğe şu telgrafı çekiyordu:


“Depremin meydana getirdiği ölümlere ve yıkımlara dair vermekte olduğunuz bilgileri son derece üzülerek okuyorum. Bütün Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında sürdürmek üzere başladığım geziyi, bu elim vaziyet karşısında yarıda bırakma kararını verdim. Trabzon-Erzurum yolunun durumu ve Trabzon’da yararlanılabilecek otomobil bulunmaması dolayısıyla bu yolla hemen hareket olanaksız görülmüştür. Gereken araçları hazırlattırarak diğer bir yönden hareket edeceğim. Saygıdeğer hemşerilerime maruz kaldıkları musibet dolayısıyla içimin kan ağladığını ve acılarını azaltmak için en etkili biçimde çalışılacağının kendilerine duyurulmasını rica ederim.”


İşte bu ünlü fotoğrafın çekildiği afet bölgesi ziyareti böyle gerçekleşmişti. Kandilli Rasathanesi’ndeki verilere göre 60 kişi ölmüş, 380 bina hasar almıştı. Horasan’da 11 köy tamamen yıkılmış, 44 can yok olmuştu. Fotoğrafta yönettiği ülkedeki her bir insanın acısını yüreğinden hisseden bir liderin yüzünün nasıl görünebileceğini görüyoruz. O acı ile şunları söylüyordu: “Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur".


7 Mayıs 1930’da Hakkari’de olan 7,2 şiddetinde deprem, 2.514 kişinin canına mal oldu, 3.000’den fazla binanın yıkılmasına yol açtı.  27 Aralık 1939’da 7,9 şiddetinde deprem Erzincan’da 32.968 kişinin canına mal oldu, 116.720 binanın yıkılmasına yol açtı. 1942’de Tokat Erbaa’da olan 7 şiddetinde deprem 3.000 kişinin ölümüne, 32.000 binanın hasar almasına yol açtı. 1943’te Samsun, Ladik’te 7,2 şiddetinde bir deprem 4.000 kişinin ölümüne, 40.000 binanın hasar almasına yol açtı. 1944’te Bolu, Gerede’yi vuran 7,2 şiddetinde deprem 3.959 kişinin ölümüne, 20.865 binanın hasar almasına yol açtı. 1949’da sadece 6,7 şiddetinde bir depremle Bingöl Karlıova’da 450 kişi öldü, 3.500 bina hasar aldı. 1951’de Çankırı Kurşunlu’da 6,9 şiddetinde bir depremle 50 kişi öldü, 3.354 bina hasar aldı. 1953’te Çanakkale, Yenice’yi vuran 7,2 şiddetinde deprem 265 kişinin canına 6.750 binanın hasar almasına yol açtı. 1957’de birer ay ara ile önce Nisan’da Fethiye’de, sonra Mayıs’ta Bolu Abant’ta 7,1 şiddetinde depremler oldu, toplamda 100’den fazla kişi öldü, 8.500’e yakın bina hasar aldı. 1964’te Balıkesir Manyas’ta olan 7 şiddetinde depremde 23 kişi öldü, 5.398 bina hasar aldı. 1966’ta Muş, Varto’da 6,9 şiddetinde bir deprem 2.396 kişinin canına, tam 20.007 binanın yıkılmasına yol açtı. 1970’te Kütahya Gediz’de 7,2 şiddetinde bir deprem 1.086 kişinin ölümüne 19.291 binanın hasar almasına yol açtı. 1971 Bingöl, 1975 Diyarbakır Lice, 1976 Van, Muradiye depremleri toplam 7.103 kişinin canına, 26.492 binanın hasar almasına yol açtı. 1983 Erzurum-Kars bölgesinde 6,9 şiddetinde bir deprem yine aynı, 1992 Erzincan 6,8 şiddetinde bir deprem yine aynı, 1999 Gölcük ve Düzce zaten hepimizce malum, hala doğru rakamları bildiğimizi düşünmüyoruz. 2003 Bingöl, 2011 Van, 2020 İzmir depremleri hala bugün gibi canımızı acıtıyor. En son 6 Şubat 2023. Acı, acı ve hep yine acı.


Dünyaya benzer şekilde ilk Türk deprem yönetmeliğinin hazırlanması ancak 1939’daki Erzincan felaketinden sonra, 1940’ı bulacaktı. Ondan sonra 1943 Samsun depreminden sonra 1944’te yönetmelik yenilenmiş, onu sırası ile 1947, 1949, 1953 ve 1961,1997 yıllarına ait yönetmelikler izlemiş. Şu an 2007’de hazırlanan en son yönetmelik geçerli ama ne kadar uygulanabiliyor, o da tartışmalı.


Selahattin Baburoğlu, 1998 tarihli, “Deprem ve Devlet” adlı eserinde şöyle yazıyor: Türkiye, dünyadaki depremlerin beşte birinin meydana geldiği en etkin deprem kuşaklarından biri olan Akdeniz-Alp-Himalaya deprem kuşağında yer almaktadır. Topraklarının % 93’ü deprem bölgeleri içinde yer almakta olup, nüfusunun % 98’i deprem tehdidi altında yaşamaktadır. 2012 tarihli TMMOB yayınında ise şöyle denmiş: Çok tehlikeli deprem bölgeleri olarak sınıflandırılan % 44’lük alanda yaşayan nüfusunun oranı % 66’dır. Türkiye’de en tehlikeli bölgeler, kıyılar ile Bolu, Amasya, Tokat, Erzincan ve Hatay’dan başlayarak Malatya, Bingöl üzerinden Erzurum’a doğru uzanan bir şerit ve Batı Anadolu’da doğu-batı yönünde akan nehirlerin çevreleridir. En az tehlikeli bölgeler ise Güneydoğu Anadolu, Ankara, Konya, İçel ve Karadeniz kıyılarıdır.


Şimdi demek ki gerçekler belli. Ben elbette buraya tüm depremleri yazamadım. Türkiye’de her an deprem oluyor, her yıl en az 6 şiddetinde bir ya da birkaç deprem oluyor. Peki biz neden bunun önlemlerini alamıyoruz, neden insanlarımız bu kadar acıya ve zarara maruz kalıyor? Neden?


Bu yazıda her depremin astrolojik verilerini yazabilirdim ama yazmak istemedim. Çünkü bütün veriler tek bir yönü işaret ediyor: Bilim, akılcılık, detaylı planlama, organizasyon ve iş birliği ile insan olmaktan kaynaklanan fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlar ve çevre koşullarının gerçeklerinden bağımsız yapılan her iş insana zarar verecektir. Bizim artık kendi gölgelerimizle yüzleşmemizin zamanı geldi de geçiyor. Namus, haysiyet ve şerefi kadının bacak arasından çıkarıp tüm toplumun düşünce ve davranış yapılarına yaymamız gerekiyor. Hırsızlık, çıkarcılık, bencillik, bağnazlık, kolaycılık, açgözlülük, haset, boş hayallere kapılma, adam kayırma, dik kafalılık ve daha saymakla bitmeyecek kadar çok ve bize zarar veren huyumuzu görmemiz ve artık bunları dönüştürmemiz gerek. Doğanın tüm varlıkları ile, insanlar, hayvanlar ve tüm bitki örtüsü ile uyumlu bir yaşam inşa etmemiz şart.


Yoksa kafamıza kafamıza inen balyozlar bitmeyecek. Yaşam sen doğru yola girene kadar, önce yavaşça, sonra sertçe ve hala anlamadıysan artık sana net zararlar vererek seni uyarıyor. Anlamamız için daha kaç kişinin can vermesi, daha ne kadar göz yaşı dökmemiz gerek?

Featured Posts
Check back soon
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page