top of page

45 Sene Önce Bugün...



45 sene önce bugün 5 Ocak 1979’da DİSK tarafından Kahramanmaraş Katliamını anmak ve faşizmi lanetlemek için bir eylem yapıldı. Saat 11:00’de yapılacak beş dakikalık bir saygı duruşu olarak programlanan eyleme yüz binlerce insan katıldı. Bu kadar katılıma ve son on yılda ülkenin bağımsızlığı ve halkın haklarının korunması için yapılan yüzlerce eylem, dökülen onca kana rağmen DİSK’in kurucusu, mücadelesinin simgesi olmuş ve TİP’in de kurucularından Kemal Türkler’in 22 Temmuz 1980’de katledilmesi ve 12 Eylül’ün gelişi engellenemeyecekti.


1979’un Ocak’ında Türkiye 55 yaşındaydı ve Kova burcu aktifti. Kova burcunun modern yöneticisi Uranüs ve klasik yöneticisi Satürn’dür. Türkiye haritasında Satürn oldukça güçlü bir konumda, bizim yücelim dediğimiz Terazi burcunda ve yanında da Merkür var. 1979 senesi birçok açıdan Kova burcunun sembolikleri ile dolu zaten. 70’li yıllar Türkiye’nin hikayesinin belki de en zorlayıcı yılları, o sırada gökyüzünde zorlayan, dönüşüme yönelik, köklü değişimlerin yolunu açan her gösterge sanki Türkiye ile kontak halindeydi.


Plüton Akrep burcunun modern yöneticisi ve Türkiye Akrep burcu ve Akrep’te de bir sürü göstergesi var. Tam bir Akrep ülkesiyiz, Mars ve Plüton. Üstelik Akrep dünya astrolojisinde de İslamiyet’in simgesi. Sanki o alanı da dönüştürmeye görevlendirilmişiz gibi. Kova da Akrep’i zorlayan bir etki. O yüzden önümüzdeki yirmi yıl Türkiye için önemli bir dönüşüm zamanı olacak belli ki.


Steven Forrest Plüton kitabına şu alt başlığı eklemiş: “Finding wisdom in darkness”. Bunu Türkçeye karanlıktan/kötülükten gelen bilgelik/farkındalık olarak çevirebiliriz. Hatta daha iyisi bence harika bir Türkçe atasözü: Her şerde bir hayır vardır. Tabii görebilene. Plüton mitolojide Hades yani yer altı dünyasının yöneticisi. Astrolojide hiçbir şey tesadüf değil, her şey büyük bir uyum ile ve eşzamanlılık içinde gerçekleşir. Cüce ama aşırı güçlü bir sembol olan Plüton’a Plüton denmesi asla boşa değil. Defalarca yer altı tanrısı olduğunu kanıtladı. Bu yüzden yıkıcı dönüşümler (aynı ölüm gibi), manipülasyon, gizli işler, politik örgütler, gizli cemaatler, casusluk, karanlık işler, dedektiflik, derinlemesine araştırma ve yer altı kaynakları ile aslında ölümcül olan her şeyle ilgilidir. Plüton daha iyi bir dünya kurma çabasında kendi karanlık yönlerimizi görmeye zorlar ve görmeyeni de gerekirse yıkım ve ölümle sınar. İntikam soğuk yenen bir yemektir, Plüton aşırı yavaş hareket eder ve bir burçtan geçerken, bir sonrakinde yapacaklarının zeminini hazırlar.


Plüton 1971 Ekim’inde Terazi’ye geçti ama ondan önce 1914’ten başlayan Yengeç yolculuğunda vatanımızı kaybetme korkusu yaşattı, vatanı savunması gerekenlerin gizi kapaklı anlaşmalar ile kendini savunmayı tercih etmesinin hayal kırıklığı ile vatan savunması yaptırdı, anaları ağlattı, gencecik çocukların ölümü pahasına bize cumhuriyet kurduran taşları döşedi. 1939’a kadar süren bu yolculuğunda kadınların hayata katılışını gördük, parlamenter sistemin temelini kurduk, artık bir daha savaşmak istemiyorduk, “yurtta barış cihanda barış” konusunu şiar edinmiştik, o sene Plüton Aslan’a girdi, savaşı tetikledi. Aslan’ın en önemli simgesi olan “imparatorluklar”; İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya bir kez daha kapışmaya girişti ama biz bütün o süreç boyunca her türlü zorluğu çektik, savaşa girmedik. Plüton Aslan’dan geçerken bize gerçekte kim olduğumuzu göstermek için çok uğraştı, çok partili sisteme geçildi, gücü eline geçiren egosu yüksek kişiler yeni dünyanın yeni imparatoru rolüne soyunan ABD ile iş birliği yaptıkça yaptı, sonunda baskıcı, kendi menfaatlerini düşünen, çıkarcı, inşaat yapmayı kültürel her şeyden üstün tutan, kadını eve kapatıp süs bebeği yapmak isteyen muhafazakâr görüş kendi sonunu kendi hazırladı. Plüton 1958’de Başak’a geçtiğinde halk ve kendini halktan sorumlu hisseden asker durumdan bezmiş, sistemi yeniden düzene koymak isteğindeydi, tam Başak semboliği. Plüton tam Türkiye’nin Kuzey Ay Düğümünün üzerinden geçerken yöneticilerini idam etme pahasına “yola girin!” diyordu bize.

Başak’ın önemli bir tarafı daha vardı; çalışan ve üretenlerin hakları, çalışma koşulları. İşte tam bu dönemde Plüton gökyüzünde Uranüs ile de kavuşarak çift dikiş devrimi işaret edecek, dünyada ve Türkiye’de işçi hakları, kadın hakları, feminizm, doğa ile iş birliği içinde yaşamı savunun hippilik, rock, özgür seks ve avangart bir modernizm hızla yükselecekti.


Sonuç olarak Plüton’un Başak’ta ektiği tohumlar ve 68 kuşağı, Terazi’de bir anlamda karşı devrim sayılabilecek baskılarla karşılaşacak, Terazi’nin iki yöneticisi olan; sürekli düzeni sağlamak isteyen Satürn ile sürekli uyumu sağlamaya çalışan Venüs’ün baskısı ile ezildikçe ezilecekti. İşte 5 Ocak 1979 bu dönemin artık ikinci yarısının başladığı, halk devriminin olacağına dair umutların iyiden iyiye kaybedildiği ve 12 Eylül’e doğru tornistan gidildiği bir dönemdi.


Türkiye’de Kova semboliği ölüm evi üzerinden çalışır ve genelde gençleri ve vatan mücadelesini çok içerir. Çünkü Satürn Türkiye’nin vatan topraklarını temsil eden alanında ve Merkür ile birliktedir ve Merkür çocuklardır, gençlerdir, cinsiyetinden bağımsız olarak gençler. Ve Türkiye’de en çok gençler ölür, en çok gençlere ağlanır. Gencecik askerler şehit olur, gencecik gazeteciler ya ölür ya hapislerde çürür, gençler kötü yola düşürülür, gencecik kadınlar küçücük çocuklarının önünde öldürülür, daha ergenliğe yeni girmiş gençler evlendirilir ve yaşarken öldürülür, itiraz ederlerse de üzerlerinden traktörle geçmek pahasına cezalarını alırlar. İşte şimdi Plüton, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri ilk kez Kova burcundaki seyahatine doğru gidiyor. Bakalım biz yüz yılda neler öğrendik, neleri dönüştürdük, bakalım öğrenmemekte direndiğimiz kötülüğümüz ve gölgelerimizle nasıl yüzleşeceğiz? Kova burcundaki bu Plüton bizim Terazi burcundaki Satürn ve Merkür’ümüze yani bir anlamda hem yaşlılarla hem gençlerle iş birliği yapacak bir şekilde geliyor. Ben, her şeye rağmen bu dönemin olumlu bazı uyanışlara ve Terazi döneminde yaşanan ve yaşanamayanların tekrar devreye girdiği gelişmelere şahit olacağını düşünüyorum.


Gelişime ve değişime kimse engel olamaz. Türkiye Cumhuriyeti için Başak sembolikleri çok önemlidir. Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Bu kuruluş felsefesi eninde sonunda hâkim olacaktır ama önce kendi kötülüğümüzle, çıkarcılığımızla, tembelliğimizle ve açgözlülüğümüzle yüzleşmemiz gerekecek ve bunun kolay olacağını söylemek en basit haliyle saflık olur. Yapacak bir şeyimiz yok. Buradan çıkış ancak içeri dönerek, dışarıyı suçlamaktan vaz geçerek, yanlışlarımızı görüp kabul ederek ve geçmişi geride bırakarak olacak. Neyse ki artık bambaşka bir dünya var ve ben gençlere çok ama çok güveniyorum. Onlar baskıyla durdurulabilecek gibi değiller ve gerçeklerin gayet farkındalar.


2026’nın 19 Temmuz’unda gökyüzünde bir büyük sepet oluşuyor, Jüpiter Aslan’da, Uranüs İkizler’de, Neptün Koç’ta ve Plüton Kova’da 4 derecelerde, hepsi birbirlerine 60 derece açı ile bir sepet oluşturacaklar. Ve bu Türkiye’nin 5 derece Akrep’teki Güneş’i ile çok ama çok net ilişki kuracak bir görünüm. Bu dönem Türkiye’nin Kuzey Ay Düğümü (girilmesi gereken yol) ve Neptün (özellikle liderlerin değeri ve maddi konulardaki illüzyonları temsil ediyor) üzerinde de tutulmalar olacak. Yani sanki büyük bir uyanış, büyük bir değişim var önümüzde.


Ne diyeyim, yolumuz açık olsun.

Featured Posts
Check back soon
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page