Onat Kutlar'ın Ardından

25 Ocak 1936’da Alanya’da doğmuş. Gaziantepli bir ailenin çocuğu. Şair, yazar ve düşünür. Yaşasa şimdi 88 yaşında olacaktı. Kova burcu. Ay burcu da Kova, Merkür’ü de. Hem de retro bir Kova Merkür. Fizikle ve fen bilimleri ile aşırı derecede ilgili bir çocukmuş. Oysa sıradan olmayanı yazmaya gelmiş sanki, hayat onu bambaşka yerlere sürüklemiş. Binlerce yıldan bize gelen bilgiyle gökyüzündeki en zor iki gezegen Mars ve Satürn Balık’ta birleşmişler. Derece alabilecek kadar iyi bir atlet. Tabii doğum saatini bilemediğim için Yükselen Burcunu da bilmiyorum, o yüzden tam anlamak mümkün değil ama 4° Kova Güneş’i sanki, dün bahsettiğim gibi, Türkiye’nin Akrep’teki Güneş’i ile mücadele etmeye gelmiş gibi. Yay burcunda Venüs ve Jüpiter’i bulunuyor. Müziğe çok meraklı, saz çalıyor, ney üflemeyi öğrenmek için ciddi çaba sarf ediyor, klasik müzik öğreniyor. Bu yerleşim anlam aramayı, bilmeyi, büyük resimden bakmayı, sinemayı, yayıncılığı seven biri olduğu, ahlaklı, etik değerlere, adalete önem veren biri olduğunu düşündürüyor. Plüton Yengeç neslinin sonlarında doğmuş; vatanını milletini seven, Neptün Başak; bunun için çalışmayı hayal eden, mücadele edebileceğine inanan, Uranüs Boğa; yerleşmiş bir şeyleri değiştirebileceğine güvenen biri. 1959’da yayınlanan İshak adlı öykü kitabı ile Türk Dil Kurumu ödülü kazanmış ve Fethi Naci’ye göre bu eseri dünya edebiyatında büyülü gerçekçilik akımının ilk örneklerinden biri. Yepyeni bir akım yaratma, tam da Neptün Başak, Boğa Uranüs’ün semboliği. Daha 58 yaşındayken 1994’ün 30 Aralık’ında İstanbul, Taksim’deki Cafe Marmara’ya yapılan bombalı saldırıda yaralandı ve 11 Ocak 1995’te öldü.

Ne kadar acı değil mi? Türk Sinematek Derneği’nin kurucusu ve 1965-76 yılları arasındaki yöneticisi. Ömer Kavur ile “Yusuf ile Kenan” (1979), Ali Özgentürk ile “Hazal” (1979), Atıf Yılmaz ile (Zeyyat Selimoğlu’nun “Deprem” adlı öyküsünden, Ayşe Şasa ile birlikte) “Deli Kan” (1981), Erden Kıral ile “Hakkâri’de Bir Mevsim” (1982) filmlerinin senaryolarını yazdı, uluslararası festivallerde ödüller aldı. Berlin Film Festivali’nde jüri üyeliği de yapan hatta İstanbul Film Festivali Düzenleme Kurulu ve İKSV İcra Kurulu’nda görev alan bir kişi. 1994 yılında Fransız hükûmetince verilen L'Ordre des Arts et des Lettres Ödülü’nü de almış gerçek bir entelektüel.

Ölüm ile ilgili çok fazla yorum yapmayı sevmiyorum ama tam da ikinci Satürn döngüsünde yani gökyüzündeki Satürn haritasındaki 8° Balık’taki Satürn’ün derecesine geldiğinde vefat etmiş olması gerçekten çarpıcı bir bilgi. Tabii Mars’ı da aynı derecede ve bu oldukça zorlayıcı bir de aynı anda gökyüzündeki Mars Başak burcunda ve tam karşısında imiş. Mars retroları hele de karşıt burçta olunca oldukça sıkıntı verebiliyor. Satürn her gezegen gibi biz doğduğumuz anda gökyüzünde bir iz bırakır ve elbette hareketine devam eder. Yaklaşık 27 yaşında doğduğumuz zamanki burca geri döner; ilk döngüsüne başlar, 29,5 gibi tamamlar. 58 yaş civarı ikinci kez aynı burca girer ve 2,5 yıl kadar sonra ikinci döngüyü de tamamlar. Satürn, gökyüzünün baş öğretmeninin amacı bizi en yüksek potansiyelimize ulaştırmaktır, zorlar, sıkıştırır, baskı yapar, sınırlar, disipline eder ve yolumuza sokmaya çalışır. Yaşamın gizemini tam olarak bilemiyoruz, belli ki buradaki hikayesini tamamlamış, kim bilir belki de başka gerçekliklerde başka hikayeler içindedir.   

Cafe Marmara artık yok, Onat Kutlar da. Can arkadaşı Ara Güler de. Son dönemde gençliğimizden ne kadar fazla yıldız kaydı gitti. Ocak benim için duygusal bir zaman, 20 yıl önce yılbaşı sabahı anneannemi kaybetmiştim, 2 yıl önce de 24 Ocak’ta dayımı onun yanına yolcu ettik. Ama bir yandan da 23 Ocak çok güzel bir gün. Hayat işte böyle. Hepsinin ruhları şad olsun.